Perşembe akşamı Kıbrıs'ın Avrupa Birliği üyeliğinin 20. yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen bir anma etkinliğindeki konuşmasında Cumhurbaşkanı, Kıbrıs sorununun büyük ölçüde bir Avrupa meselesi olduğuna dikkat çekti. Nikos Christodoulides ayrıca, Avrupa Birliği'nin, Türkiye-AB ilişkileri çerçevesinde sahip olduğu tüm siyasî ve ekonomik araçlardan yararlanarak sorunun nihaî çözümünde öncü bir rol oynaması için çıkarı ve yükümlülüğü bulunduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı, "Birliğimizdeki diğer üye devletlerin vatandaşlarının yararlandığı haklardan daha azını talep etmediğimizi" ve bu bağlamda, "kendi çabalarımız ve BM Genel Sekreteri'nin kişisel temsilcisinin atanmasıyla başlatmayı başardığımız yeni girişim için Avrupa'nın güçlü desteğine siyasî olarak yatırım yaptığımızı" vurguladı.

Nisan ayındaki olağanüstü Avrupa Konseyi toplantısına da değinen Cumhurbaşkanı, burada Türkiye-AB ilişkilerinde olası önemli ilerlemenin, kabul edilen çerçeve içinde Kıbrıs konusundaki kayda değer gelişmelerle bağlantısının kurulduğunu belirtti.

AB müktesebatının, yeniden birleşmiş bir Kıbrıs'ta ortak geleceğimizi üzerine inşa edeceğimiz temel olarak hizmet edebileceğine ve Avrupa Birliği'nin müktesebat, ilke ve değerler aracılığıyla olası bir Kıbrıs sorunu çözümünün uygulanması için en iyi güvence olduğuna inandığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı, Avrupa Birliği'nin ülkemizde barışı sağlama ve geniş Doğu Akdeniz ve Orta Doğu bölgesindeki istikrarsızlık ortamında güvenlik ve iş birliği duygusunu pekiştirme çabalarımızdaki temel dayanağımız olduğunu yineledi.

Cumhurbaşkanı Christodoulides şunları kaydetti: "AB üyeliğimiz, tüm hükûmetlerin Yunanistan Cumhuriyeti'nin değerli yardımı, iş birliği ve güçlü desteğiyle her zaman zorlu ve kararlı çabalar sarf ettiği çok yıllık bir stratejik hedefin doruk noktasıydı. Ayrıca, Avrupa Birliği yapısının getirdiği katma değerin, Aydınlanma Çağı'ndan bu yana insanlığın Avrupa kıtasındaki en önemli kolektif başarısını temsil ettiği tartışmasız bir gerçektir. Ortaklarımızla başarıyla ele alınan krizlere örnek olarak, geçtiğimiz on yılın ekonomik çöküşünü ve daha yakın zamanda koronavirüs pandemisini gösterdi. Karşılaşılan sorunlar her zaman ortak iyilik, Birliğin ve vatandaşlarının çıkarları doğrultusunda uzlaşma ve iş birliği ruhu içinde ele alınmaktadır."

Cumhurbaşkanı ayrıca şunları ekledi: "Yukarıda belirttiklerimle, AB'nin bir melekler topluluğu olduğunu veya bazı üye devletlerin söz ve rolünün açıkça daha güçlü olmadığını iddia etmiyorum. Hayalperest değilim. Ancak, işgal altındaki ülkemiz gibi küçük devletlerin sorunlarla başa çıkmasının AB dışında çok daha zor, belki de imkânsız olacağına dair net bir duruşum, güçlü bir inancım var."

Hükûmetin daha güçlü ve bütünleşmiş bir Avrupa'nın savunucusu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı, AB'nin kurumsal derinleşmesi daha fazla ilerlerse, daha fazla ortak politikaya sahip olursa ve üye devletler olarak ulusal egemenliğimizin daha büyük bir kısmını uluslarüstü kurumlara devredersek, AB'nin daha büyük bir katma değere sahip olacağını belirtti.

"Görüşüme göre, federal bir Avrupa Birliği inşa etmek, bugünün zorlu ve sürekli değişen uluslararası ortamında ortak çıkarlarımızın gerektirdiği ve açıkça Avrupa Birliği'ni daha etkili hâle getirecek bir şey" diyen Cumhurbaşkanı, devamla, Ukrayna ve Orta Doğu'daki savaşların, ikiz geçişin (yeşil ve dijital), göçün, rekabet gücümüzü artırma ihtiyacının, araştırma ve teknoloji alanlarında yapılması gereken yatırımların, daha fazla Avrupa'ya ihtiyaç duyulduğunu açıkça ortaya koyduğunu ve bunların kurumsal iş birliğimizin daha da derinleşmesiyle çok daha hızlı ve doğru bir şekilde başarılabileceğini vurguladı.

Savunma, güvenlik ve enerji gibi alanlarda Birliğin stratejik özerkliği için de aynı şeyin geçerli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı, amacımızın, müdahalelerimizde tek konulu olmamak ve Brüksel'deki ilgimizin Kıbrıs sorunu ve/veya AB-Türkiye ilişkileri ile sınırlı olmaması gerektiğini belirtti.

Bu bağlamda, Gazze'nin sıkıntı yaşayan nüfusuna yönelik bir insanî deniz koridoru için "Amalthea" girişimi, Mısır ve Lübnan'a Avrupa Birliği'nden önemli bir destek sağlamak için diğer devletlerle birlikte devreye sokulan girişim ve Komisyon Başkanı ile ortak ziyaretleri, küçük Kıbrıs'ın coğrafî konumunu, tüm komşu devletlerle mükemmel ilişkilerini ve son derece yetenekli insan kaynaklarını kullanarak Avrupa Birliği'nin büyük ailesine getirdiği katma değeri gözler önüne seriyor.

2026 yılının ilk yarısında Kıbrıs'ın AB Başkanlığı ile ilgili olarak, Cumhurbaşkanı, ülkemizin diğerlerinin yanı sıra, dürüst bir arabulucu olarak kurumsal uyumu sağlamaya ve Avrupa bütünleşme sürecinin katma değerini mümkün olduğu kadar genişletecek yasal dosyaları mümkün olduğu kadar teşvik etmeye kesinlikle olumlu bir şekilde katkıda bulunmak için benzersiz bir fırsata sahip olacağını söyledi.

"Bir ortak olarak güvenilirliğimiz önemlidir ve onu daha da güçlendirmek için sürekli çalışıyoruz. Böyle bir gelişmenin, bu yıl ne yazık ki 1974'ten bu yana 50 yılın, yarım yüzyılın trajik yıl dönümünde Kıbrıs sorununda, bir numaralı önceliğimiz olan çözüm çabalarımızı da gerçekten güçlendireceğine inanıyorum. Sonuçta, vatanımızın işgali, Avrupa toprağının işgali, tüm Avrupa Birliği'nin vücudunda açık bir yaradır" diye vurgulayan Cumhurbaşkanı, Kıbrıslı vatandaşlar olarak, dünyanın en başarılı barış girişimini hayata geçirmekten gurur duyduğumuzu, Kıbrıs'ın dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri hâline gelmeyi, son derece güçlü bir değer sistemi ve tartışmasız bir jeostratejik rol ile başardığını söyleyerek sözlerini tamamladı.

KHA/NST/MHY/2024

Kıbrıs Haber Ajansı