Kıbrıs’ın Göç ve İltica’dan Sorumlu Müsteşarı Dr. Nicholas Ioannides, Brüksel’de Kıbrıs Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanlığı’nın temel önceliklerini tanıttı. Ioannides, özellikle yeni Göç ve İltica Paktı’nın uygulamaya konulmasına ve AB’nin göç, dayanışma ve geri dönüşler alanındaki genel politika mimarisine odaklandıklarını belirtti. Müsteşar, Göç ve İltica Paktı’nın belirlenmiş takvime uygun biçimde hayata geçirilmesinin “merkezi bir öncelik” olduğunu vurguladı.
Usullere, siyasi dengelere ve önümüzdeki karşılaşılan sorunlara değinen Ioannides, Kıbrıs AB Dönem Başkanlığı’nın, ilgili mevzuatta ilerleme sağlanmasına yönelik olarak bir katalizör rolü üstlenmeyi hedeflediği çerçeveyi anlattı.
“Temel hedef, Göç ve İltica Paktı’nın planlandığı üzere 12 Haziran 2026’da yürürlüğe girmesini sağlamak. ‘Planlandığı üzere’ diyorum; çünkü bildiğiniz gibi bazı üye devletlerin itirazları söz konusu; ancak biz bunların aşılabileceğine ve başarıyla sonuca ulaşabileceğimize inanıyoruz.” diyen Ioannides, Pakt’ın başarısının birbirine bağlı bir dizi yasama dosyasına dayandığını, Dönem Başkanlığı’nın ise görev süresi boyunca bunları olabildiğince ileri taşımaya çalışacağını ifade etti.
Bu çabanın önemli ayaklarından biri, güvenli üçüncü ülke ve güvenli menşe ülke kavramlarına ilişkin düzenlemenin ilerletilmesi. Ioannides, “Güvenli üçüncü ülke ve güvenli menşe ülke kavramlarına ilişkin düzenlemede değişiklik yapma sürecini sürdürmek istiyoruz; bu çalışma zaten ileri bir aşamada. Bu bizim için önemli, çünkü iltica prosedürlerini daha da hızlandırmamıza yardımcı olacak.” dedi. Başvuruların daha hızlı işlenmesinin, adil ve etkili bir göç yönetim sisteminin temel unsurlarından biri olduğunun altını çizdi.
Geri Dönüşler Tüzüğü’ne ilişkin olarak ise, yakın dönemde gerçekleştirilen Konsey toplantısında varılan genel yaklaşımın ardından Kıbrıs AB Dönem Başkanlığı, artık Avrupa Parlamentosu ile yürütülecek üçlü müzakerelerin (trilogların) sorumluluğunu üstleniyor. Ioannides, “Zorlu bir konuda, Geri Dönüşler Tüzüğü için önceki gün genel bir yaklaşım benimsendi ve şimdi biz trilogları üstleneceğiz.” dedi ve “Bunu mümkün olduğunca ileriye taşımamız bizim açımızdan önemli” diye ekledi. Sürecin güçlüğü sorulduğunda, konunun Avrupa Parlamentosu bakımından hassas olduğunu, Kıbrıs tarafının Geri Dönüşler Tüzüğünü, Dönem Başkanlığı süresi içinde sonuçlandırmak için çaba göstereceğini, ancak bunun siyasi grupların tutumlarına büyük ölçüde bağlı olacağını belirtti.
Müsteşar, Kıbrıs açısından “özellikle hassas bir konu” olarak tanımladığı dayanışma mekanizmasına ilişkin ayrıntılı bir değerlendirme de yaptı. Gerçekleşen müzakerelere atıfta bulunarak, “İlk kez bu tür bir mekanizmaya sahip olmamız gerçekten çok önemli. Rakamlar üzerinde müzakereler yürütüldü. Biz ve genel olarak MED5 ülkeleri, 30.000 yeniden yerleştirme ve 600 milyon avroluk bir finansman talep ettik. Bir denge kurulmaya çalışıldı; mekanizma haziranda yürürlüğe gireceği, yani sadece yarım yıl işleyeceği için, rakamlar başlangıçta yarıya indirildi. Ancak her iki başlıkta da rakamları artırmayı başardık” dedi.
Ioannides, rakamların yükseltilmiş olmasına karşın Kıbrıs’ın arayışının gerçek ve somut bir dayanışma olduğunu vurguladı. “Hem kamuoyuna hem de Konsey’de ifade ettiğim gibi, bu dayanışma politikasının sahada, fiilen uygulandığını görmek istiyoruz. Bizim açımızdan pratik uygulama, yeniden yerleştirme demektir” diye konuştu. “İşgal altındaki küçük bir ada, büyük sayıdaki kabulü kaldıramaz.” diyerek, Kıbrıs’ın hem adada hâlihazırda bulunan yüksek sayıdaki insanı hem de olası bir gelecekteki krizi yönetmek zorunda olduğuna dikkat çekti.
Müsteşar ayrıca, sınırların güçlendirilmesi, prosedürlerin hızlandırılması ve geri dönüşlerin artırılmasına odaklanan Kıbrıs ulusal stratejisini de sundu. “Son olarak, bu tedbirleri birbirinden kopuk, ayrı adımlar olarak görmemeliyiz. Dış sınırların güçlendirilmesi üzerinde çalışmak zorundayız ve bunu istiyoruz; bu da göç akışlarını azaltıyor. Kıbrıs’ta bunu yaptık ve 2022’den bu yana akışları yüzde 86 oranında azaltmış durumdayız” dedi. Aynı zamanda Kıbrıs’ın kendi ulusal geri dönüş sistemini işlettiğini vurguladı: “Üç yıl içinde 30.000’den fazla üçüncü ülke vatandaşını geri göndermeyi başardık.” Bu temel üzerinde Lefkoşa, özellikle yeniden yerleştirme yoluyla Avrupa dayanışmasının tam anlamıyla hayata geçirilmesini talep ediyor.
Dönem Başkanlığı çerçevesinde hâlihazırda başlatılan ikili temaslara ilişkin olarak Ioannides, hedefin üye devletlerin tutumlarına dair kapsamlı bir tablo oluşturmak olduğunu söyledi. “Pek çok üye devletle ikili görüşmeler yaptım. Önümüzdeki altı ay boyunca üstlenmemiz gereken dürüst arabulucu rolü bağlamında, onların kaygılarını ve pozisyonlarını açık biçimde görmek istiyoruz. Nelerden endişe duyduklarını ve belirli sorunları birlikte nasıl çözebileceğimizi anlamak istiyorum.” dedi.
Hangi ülkelerin yeniden yerleştirmeleri desteklemediği sorulduğunda, Ioannides “Çoğu. Bu bir sır değil.” yanıtını verdi. Ancak hemen ardından, bu üye devletlerin Pakt’ın bütününe karşı olmadığını netleştirdi: “Bazı özel unsurlara ilişkin görüş ayrılıkları söz konusu. Esasen kimse Pakt’ın kendisine karşı çıkmıyor, fakat bazı üye devletler yalnızca yeniden yerleştirme kabul etmek istemiyor.” Bu tutumun Kıbrıs ve Yunanistan’ın anlamlı dayanışma talebiyle bağdaşıp bağdaşmadığı sorusuna ise olumlu yanıt verdi ve yeniden yerleştirme almaya istekli üye devletlerin de bulunduğunu kaydetti.
Ioannides, Avrupa Parlamentosu ile ilişkilere ve geçen ekim ayında siyasi gruplarla yaptığı görüşmelere de değindi. Siyasi gruplar ve LIBE Komitesi Başkanı ile yürütülen temasların yanı sıra Avrupa Parlamentosu Başkanı’nın da son günlerde Lefkoşa’yı ziyaret ettiğini hatırlattı. “Genel anlamda olumlu bir yaklaşım var; ancak Parlamentoda biraz daha çekimser davranan başka aktörlerin de bulunduğunu takdir edersiniz” diyen Ioannides, sözlerini şöyle tamamladı: “Bulunacak her çözümün uluslararası hukuk ve AB hukuku ile uyumlu olması gerekir. Ama aynı zamanda somut sonuçlar da görmek zorundayız. Vatandaşlarımız göç alanında sonuç bekliyor.”
KHA/NST/MHY/2025
Kıbrıs Haber Ajansı