Suat 19, Hüseyin 17, Yorgos 15 ve Petros 10 yaşındaydılar. George Liasis Palikythro'daki katliamda ailesinden 11 kişiyi, Petros Soupouris ise altı kişiyi aynı gün, aynı saatte kaybetti. Maratha - Santalari - Aloa katliamında Hüseyin Akansoy birinci dereceden ailesinden beş  kişiyi ve toplamda 30 akrabasını kaybederken, Tohni'nin hayatta kalan tek erkek sakini olan Suat Kafadar babasını ve erkek kardeşini kaybetti. Talihsiz insanları Ağustos 1974'te yaşananlar ve acılara rağmen verilen yaşam mücadelesi bir araya getirdi. 

İlk kez bir araya gelen dört Kıbrıslı, Kıbrıs Barış Konseyinin ilk barış ödülünü çarşamba gecesi tıklım tıklım dolan Gazeteciler Evi'nde düzenlenen bir etkinlikte onurlandırıldı. Suat, Hüseyin, Yorgos ve Petros adına eşi, Slovakya, Filistin ve Küba'nın Büyükelçileri, AKEL Genel Sekreteri, politikacılar ve diğerlerinin huzurunda, Fotos Demetriou tarafından yaratılan küçük bir heykelciği ve bir buket çiçeği Kıbrıslı Rum ve Türklerden oluşan bir dinleyici kitlesinin alkışları arasında teslim aldılar.

Özgür topraklarda az zaman geçiren Suat Kafadar "bu gece nasıldı, nasıl hissediyorsunuz?" sorusuna gülümseyerek "iyi" yanıtını verdi. Suat katliamda kaybedilen herkesi "ailesi" olarak tanımlıyor. 

Kıbrıs Haber Ajansı (KHA) ile duygularını paylaşan Hüseyin Akansoy "Bu gece çok mutluyum" diyerek "Tüm çabalarımızın desteklendiğini görüyorum. Bu mücadeleye devam edeceğiz. Kıbrıs'ımızı yeniden birleştirmek için. Kıbrıs için." değerlendirmesinde bulundu. 

"Mücadeleye devam edeceğiz" diyen George Liasis, barış ve uzlaşma için ortak mücadeleye katkıda bulunan ödülden dolayı mutlu ve gururlu olduğunu söyledi.

Petros Soupouris, meslekî yükümlülükleri nedeniyle bulunduğu yurt dışından KHA'ya yaptığı açıklamada gururlu olduğunu söyledi. George Liasis ve Hüseyin Akansoy ile Kıbrıs'ta ve yurt dışında yaptıkları çalışmaların bazı pasifistler tarafından tanındığını hissettiğini söyledi. "Ancak ne yazık ki Kıbrıs'ta küçük bir oran hâlâ insanları etkiliyor" diyen Soupouris, "Bu beni çok üzüyor. Kıbrıslı Türklerle iyi geçinmek zorundayız, bir yöneticinin ya da belki savaş çıkarmak isteyen herhangi birinin iştahına boyun eğemeyiz. Bunun tek yolu da sorunu çözmek ve yeniden angaje olmaktır“ görüşünü dillendirdi. 

Petros, bu ödül vesilesiyle verdiği mesajda, aşırı eğilimlere sahip olanların "tecrit edilmesi ve sistemden uzaklaştırılması, dünyayı fanatikleştirmelerine izin verilmemesi gerektiğini" belirterek "Savaş iyi bir şey değildir, kurbanlar getirir. Gürültü yapan insanların çoğunluğunun görevi onları tecrit etmektir. Barış içinde birlikte yaşamak zorundayız, Avrupa bize bunu gösteriyor" diyerek sözlerini tamamladı.

 

Etkinliğin anlamı

---------------------

 

Etkinliğin manası üzerine konuşan şair Neşe Yaşın "Küçük ülkemizde yıllarca acı ve ıstırap hüküm sürmüş, bu da bir toplumun diğerinin aleyhine siyasî propaganda aracı haline gelmiştir. Ancak ülkemizin insanları, konuştukları dil farklı olsa da aynı gözyaşlarını döktüler. Katliamların failleri ve onları gönülden destekleyenler ada nüfusunun %1'i bile değilken, her katliamdan diğer toplum sorumlu tutuldu" değerlendirmesinde bulundu. 

Her iki tarafta da kullanılan "unutmuyorum" sloganına atıfta bulunan Yaşın, "yarattığımız anlatıyı, üzerinde anlaştığımız ve tarihimiz olarak adlandırdığımız yalanları unutma" girişimine temasla Kıbrıslılardan bildikleri ve hissettikleri her şeyi, diğer toplumdan insanlarla kurulan ilişkileri" unutmaları istendiğini belirtti.

Geçmişin travmasıyla geleceğin önüne bariyerler ve engeller konulduğunu söyleyen Yaşin, bu insanların hayatlarının geri kalanının, yaşadıkları acıları ve diğer toplumdan gelen kötülükleri anlatarak gelecek nesiller için farkındalık yaratmak ve ulusun mağduriyet anlatısını desteklemek olduğunu kaydetti. Ancak bu oyunu bozanların da olduğunu ve Dünya Barış Konseyinin bu oyunu bozanlar arasında yer alan George Liasis, Petros Soupouris, Hüseyin Akansoy ve Suat Kafadar'ı Barış Ödülü'ne layık gördüğünü belirterek "Ülkemizin yaşadığı acılardan payına düşeni almış bu değerli insanlar, yaşadıkları kötü tecrübeleri kin ve intikam arzusuna değil, barış özlemine dönüştürdükleri için bu ödüle layık görüldüler" dedi. 

Yaşın'a göre büyük acılar yaşamış ve sevdiklerini savaşta kaybetmiş kişilerin önünde genellikle iki yol bulunuyor. Ya intikam savaşçılarına dönüşecekler, mağdurken zalim olacaklar ya da başkalarının kendilerinin yaşadığı kötülükleri bir daha yaşamaması için en büyük kötülük olan savaşların dünyadan yok olması için mücadele edecekler.

 

Diğer katılımcıların mesajları

------------------------------------

 

Kıbrıs Barış Konseyi Başkanı Tasos Kosteas etkinlikte yaptığı konuşmada "Her insanın içinde büyük bir içsel güç, doğal bir erdem, iyiyi kötüden ayıran çizgiyi canlı tutan ve aydınlatan sönmez bir alev olmalıdır. Dört yurttaşımızın 74'te yaşadıkları dramatik deneyimlere rağmen izledikleri yol budur. Onların anısı canlıdır ve milliyetçi nefretin yıkıntıları altında uzlaşma ve iki toplumlu iş birliği umudunun her seferinde yeşermesi için bize umut vermektedir" dedi.

Kosteas ayrıca, "Minnettarız çünkü Kıbrıs'ta ve yurt dışında pek çok insana kendi yolculuklarını anlattılar ve öğrettiler, çünkü onların gerçeği resmî anlatıların gerçeğinden, medyanın gerçeğinden farklı." Mesajını vererek kişisel deneyimlerinin, Kıbrıs'ın bölünmesine yönelik yabancı düşmanca planların bir parçası olarak milliyetçi çevrelerin eylemleri ve suçları ile ilgili olarak ülkenin trajik modern tarihi hakkındaki acı gerçeği ortaya çıkardığını belirtti.

Barış gazeteciliğinin Kıbrıs Gazeteciler Birliği'nin en büyük vizyonlarından biri olduğunu ifade eden Birlik Başkanı, Yorgos Frangos, Kıbrıslı Türk gazetecilerle birlikte uzun yıllardır bu vizyona sadakatle, özveriyle ve gayretle hizmet ettiklerini belirterek “Bu nedenle, barışın yüce iyiliğine hizmet edenler ve herkes bizim için değerli dostlar, meslektaşlar ve yol arkadaşlarıdır." dedi. 

Dünya Barış Konsey, Başkanı Pallab Sengupta kendi mesajında, Konseyin ilk andan itibaren Kıbrıs'ın istilâ ve işgaline karşı kararlı bir duruş sergilediğini, suçluları ve arkalarındaki güçleri kınamak için uluslararası kampanyalar düzenlediğini, yabancı askerlerin geri çekilmesini ve adanın yeniden birleşmesini talep ettiğini belirterek "Konsey ve Kıbrıs Barış Konseyi, işgalin sona ermesi, Kıbrıs topraklarının ve halkının yeniden birleşmesi, Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türkler, Ermeniler, Latinler ve Maronitler olmak üzere tüm vatandaşlarının ortak vatanı olacak bir Kıbrıs Cumhuriyeti için bugüne kadar omuz omuza mücadele etmiştir." mesajını verdi. 

Sengupta Konseyin, Kıbrıs sorununun ilgili BM kararları temelinde ve üzerinde mutabık kalınan tek egemenliğe, tek vatandaşlığa ve tek uluslararası varlığa sahip, yabancı askerlerin, üslerin, garantörlerin ve koruyucuların olmadığı iki toplumlu, iki bölgeli bir Federasyon temelinde barışçıl bir şekilde çözülmesi için Kıbrıs halkının verdiği mücadeleyle dayanışma içerisinde olduğunu ifade etti.

Sengupta konuşmasında, George Liasis, Petros Soupouris, Hüseyin Akansoy ve Suat Kafadar'ın tanıklık ettikleri vahşete rağmen, etnik nefrete kapılmadıklarını, Kıbrıs'taki iki toplum arasında barış ve iş birliğinin elçileri haline geldiklerini belirtti. 

"Bizler Kıbrıs vatandaşıyız ve acıyı bir güç ve destek haline getiriyoruz, birbirimizin yanında duruyoruz ve 1974'ün zor günlerinde yaşadıklarımızın üstesinden gelmek için büyük çaba sarf ediyoruz" mesajını veren Liasis Kıbrıslı Rumları Kıbrıslı Türklerden ayıran hiçbir şeyin olmadığını aksine Kıbrıslıların ortak vatanda barış inancı etrafında kenetlendiklerini ifade etti.

Liasis 1974'te yaşananlara atıfla, "Bu topraklar hem onların hem de bizim. Din ayrımı gözetmeksizin tüm Kıbrıslıların barış içinde bir arada yaşaması için mücadele ediyoruz. Bunu başarmak için tüm aşırı milliyetçi unsurların tecrit edilmesi gerekmektedir." diyerek şunları ekledi: "1974'teki gibi olayların tekrarlanmasını önlemek için bu suçları gün ışığına çıkarmamız gerek. Her iki toplum tarafından işlenen suçları açığa çıkarmalıyız. Güney Afrika'da Apartheid için kurulan Uzlaşma Komisyonu'nu örnek alarak bir Uzlaşma Komisyonu kurulmalı. Kurbanların yakınları katliamlarının nedenini öğrenmek için ortaya çıkacak ve failler de itirafta bulunacaklar. (Bugüne dek, katliamdan) Kırk sekiz yıl sonra, bu konuda hiçbir şey yapılmış değil. Failler aramızda rahatlıkla dolaşabiliyor. Unutulmayı ve cezasız kalmayı kabul etmemeliyiz. En azından bir şekilde iletişim kurarak özür dilemelerini istenebilirdi. Ancak bu da yapılmadı".

Etkinlik, iki toplumlu koro İrene- Lena Melanidou'nun dört şarkısıyla

sona erdi. Etkinlikte seslendirilen son şarkı, Melanidou tarafından seslendirilen, Neşe Yaşın'ın "Vatanım" şiirinden müziğe uyarlanan şarkı oldu. 

 

KHA/NST/MHY/2023

Kıbrıs Haber Ajansı